Muhterem Kardeşim ………

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü

Değerli Kardeşim,

Şüphe yok ki bizleri Allahu Teâlâ yarattı ve dünya ve ahiret mutluluğumuz için gerekli aklı ve ortamı ve uyulması gereken kuralları belirtti. Kim ki bu kurallara uyarak yaşarsa o insan dünya ve ahiret mutluluğun en büyüğünü tatmış olacaktır. Bunlradan yüz çevirenler ise şeytanın arkadaş oldukları maküs ve mutsuz insanlar olarak hayatlarına devam edeceklerdir.

Allahu Teâlâ şöyle buyurur :

“Kim ki benim Kur’nımdamdan ve bana kulluktan  yüz çevirirse onun için can sıkıcı bir hayt vardır…”

“Kim ki Rahman olan Rabbinden uzak yaşarsa ona bir şeytanı onun yanından asla ayrılmayacak olan bir şeytanı ona musallat  ederiz.” (Zuhruf:36).

Namaz kılmak ve diğer ibadetleri ihlaslı ve doğru bir şekilde yapmak insana saadet kapılarını açacaktır. Tersi ise insanı insanı uçuruma sürükleyecektir. Öyleyse Allaha kulluk bizim için bir rahmet ve esenlik kaynağıdır. Yaratıcımız bizim nasıl mutlu olacağımızı bunun için nelere dikkat etmemiz gerektiğini elbette en iyi bilendir.

Namaz ibadeti de bu ibadetlerin başında gelen bir ibadettir. Namazın önemi büyüktür. Namaz kılmayanın Müslümanlığını ispat etmede zorluk çekeceği malumdur. Alimlerin çoğu namazı terk edene kafir demese de bir çok alim bu konuda onların dinden çıkacaklarını ifade etmişlerdir. İçki ise pis bir içecektir. Aklı gitmesine sebep olur. İçki içen kendini şeytanın emrine vermiş olan bir köledir. O kişi şeytanın kötü emirlerini yerine getirir. Allahu Teâlâ İçkinin pis bir içecek olduğunu belirterek onu haram kılmıştır. Peygamberimiz de içkinin içkinin bütün kötülüklerin anası olduğunu belirtmektir.

İçki bir çok haneyi viraneye çevirmiştir. Özellikle bayanlar sarhoş kocalarının dayak atmalarından bezmişlerdir. Ne eşler bu yüzden ayrılmışlar ve çocuklar bu şekilde yetim kalmışlardır…! İçki kullanan bir insanın evinde bereketi olmaz .. Onun mutluluğu da olmaz.  Böyle bir insan bir azap yumağından başka bir şey değildir. İçki içenlerin kendi namuslarını dahi pazarlamaya çıkardıkları çok rastlanan bir olaydır.

Geçmişte atalarımız namaz kılmayana nikah kıymazlardı. Bir çok alime göre namaz kılmayan kişi dinden çıkacağında o kişinin  nikahı olmaz. Yine bir çok alime göre şayet hanım kılıyor da koca kılmıyorsa o hanımın o kişiyi bırakması gerekir.

İçki gibi bir necisi ağzına koyarak Allah’a isyan eden ve namazını dahi kılmayarak  beynamazlaşan bir insandan mutluluk beklemek çölün yeşermesini beklemek gibi bir iştir.

Değerli Kardeşim,

O insanı içkiyi terk etmeye ve namaza başlamaya davet edin. Belli bir zaman ona müddet tanıyın. Kabul etmezse asla onunla hayatınızı birleştirmeyin. Zira Allah dan onun emirlerine iteat edecek kadar ondan korkmayan insanların zulüm yapmaları gayet kolay ve doğaldır. Günahkar bir koca elbette hanımını da günaha sürükler hatta onu buna zorlar. Böyle hanım kısa bir direnişten sonra onun isteklerine boyun büker ve bu şekilde dünya ve Ahiret mutsuzluğu ve hatta azabı başlamış olur. Allahu Teâlâ kitabında namus konusunda kirlenenlerin ancak kendileri gibi aynı yanılgıya düşenlerle evlenmeleri gerektiğini belirtmektedir. Ayette: “İyiler, iffetliler ancak iffetliler için, kötülüklere bulaşan iffet yoksunları pislerinde ancak kendi denkleri olan iffetsiz ve pis olanlar içindir..” buyurmaktadır. Ne olur bu konuda çok iyi düşünün. Size hemen ısınan kardeşiniz size bu nasihatleri Allah rızası için yapmaktadır. Bu kara bir daha verilir dnüşü yoktur olsa da sancılı olacaktır. O yüzden amam dikkat ediniz. Hadisi Şerifte : “Dindar olanları seçiniz huzura kavuşursunuz…”  buyurulmaktadır.

Muhterem Kardeşim Yazımın bundan sonra ki bölümü telifini yaptığım bir kitaptan alıntılar bulacaksınız. Bu kitapları size posta ile gönderebilirim . Adresinizi bana gönderin. On gün içinde ulaşır. Bir birimize hayır da yardımcı olmalıyız. Sizi bir kardeşim olarak takdir ettim . Açık sözlülüğünüz ruhunuzun ne kadar temiz olduğunu göstermektedir. Elimden geldiği kadar size yardımcı olacağım inşallah efendim . yaratan ve bizi anne babamızdan daha çok seven Yüce Rabbe emanetsiniz. Allah sizi ve bütün Müslümanları korusun.   (Amin!)

Kardeşin Fikri Göncü

21/06/2003 M.

21/04/1424 H.

Riyadh

 King Saudia Arabia

Hamd âlemlerin Rabbine salat ve selam onun Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ve onun âline ve ashabınadır. Namaz gibi büyük bir ibadeti kullarına farz kılarak onları huzuruna kabul eden Allah’a hamd olsun! Namazı, müminlerin miracı, salihlerin göz nuru ve kalp huzuru kılan Yüce Allah’a hamd olsun! 

Namaz! Dinimizin direği. Şahadet kelimesinden sonra islamın en önemli rüknü… Edâsı cennetin anahtarı, ebedî kurtuluş ve saâdet… Günahların kefareti… Rabbin rızası… Terki ise Rabbin gazabı. Namaz kulluğun en büyük ifadesidir. Diğer bütün ibâdetlerin kabûlünün kendisine bağlı olduğu büyük bir ibâdettir.

İSLAMDA NAMAZIN YERİ

Namaz, ibadeti çok eski zamanlardan beri bilinen bir ibâdettir. Bu ibâdet bütün semâvi dinlerce farz kılınmıştır.

İslam dini namaz ibâdetine çok büyük bir önem vermiştir. Namaz ibadetinin önemi Kur’an ve sünnette yer alan emirlerle vurgulanarak kulların onu asla terk etmemeleri konusun da uyarılmışlardır.

  • Namaz dinin direğidir.
  • Namaz cennetin anahtarıdır.
  • Namaz amellerin en hayırlısıdır.
  • Namaz, kıyamet  günü kişinin ilk önce hesaba çekileceği ibadettir.

Allah bütün Peygamberlerine ve gönderildikleri kavimlere namaz ibadetini farz kılmış peygamberlerin sonuncusu olan Hz Peygamberimize de bu emri şu şekilde vermiştir:

 “Kitaptan sana vahyedileni oku, namazı kıl.”

  • Felaha erecek olan mümin kulların en büyük özelliklerinden biri de namazı huşu içinde eda etmektir.

 “Müminler felaha ermişlerdir. Onlar ki huşu içinde   namazlarını kılarlar…”(Mu’minun:1-2)

  • Savaşta, barışta, hastalıkta, sağlıkta, korkuda, emniyette, yolcu olduğumuz veya olmadığımız durumlarda, -hasılı durum ve şartlar ne olursa olsun- namazı edâ etmek her müslümanın üzerine farzdır. Namaz kılmak içinde bulunduğu durum ve şartlara göre kolaylaştırılmıştır. Allahu Teâlâ şöyle buyurur:

  “Şâyet korku içindeyseniz yürüyerek veya binek üzerinde (namazınızı eda ediniz” 

  • Savaş ve korku halinde yürürken veya koşarken rükû  ve secde yapmadan da namaz kılınabilir.  Böyle durumlarda kıbleye dönmek farz  değildir.

Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Doğu da Allah’ındır batı da. Nereye yönelirseniz onun yüzüne yönelmiş olursunuz.” (Bakara :115)

Allahu Teâlâ namazını vaktin çıkıncaya  kadar tehir ederek bu konuda gaflet gösterenleri çok şiddetli bir şekilde uyarmıştır.

 “O namaz kılanlara yazıklar olsun. Onlar ki namazları konusunda gaflet içindedirler..” (Maun:4-5)

NAMAZIN FAZİLETİ

Namaz kılmak islamın şartlarından ikincisidir ve iki şahadetten sonra en önemli şarttır.

Başka bir âyette Allahu Teâlâ şöyle buyurur:

“Gerçekten müminler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler.” (Mu’minun:1-2)

       Namaz, kul ile Rabbi arasında bir bağdır. Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:

«إِنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا صَلىَّ يُنَاجِي رَبَّهٌ قَالَ اللهُ تَعَالَى فِي الحَدِيثِ القُطْسِي: قَسَمْتُ الصَّلاَةَ بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي نِصْفَيْنِ، وَلِعَبْدِي مَاسَأَلَ فَإِذَا قَالَ العَبْدُ: الحَمْدُ للهِ رَبِّ العَالمَيِنَ قَالَ اللهُ  تَعَالَى: حَمِدَنِي عَبْدِي. وَإِذَا قَالَ: الرَّحْمَنِ الرَّحِيم قَالَ اللهُ تَعَالىَ: أَثْنَى عَلَي عَبْدِي، وَإِذَا قَالَ: مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ: قَالَ: مَجَّدَنِي عَبْدِي، فَإِذاَ قَالَ: إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِياَّكَ نَسْتَعِينَ قَالَ: هَذَا بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ، فَإِذَا قَالَ: اهْدِنَا الصِّرَاطَ المُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الذِّينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ المَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِينَ قَالَ: هَذاَ لِعَبْدِي وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ»

 “Sizden biri namazında Allah’a yalvardığında; Yüce Allah bir kutsi hadiste beyan edildiği üzere şöyle buyurur: Namazı kendim ile kulum arasında ikiye ayırdım, kuluma dilediğini veririm; kulum “El-hamdü lillahi Rabbi’l- âlemin” dediğinde “Kulum bana hamd etti” derim. Kulum, “Er-Rahmanirrahim” dediğinde; kulum beni övdü derim. Kulum, “Maliki yevmiddîn” dediğinde; kulum beni yüceltti” derim. Kulum, “İyyake na’budü ve iyyake nestaîn” dediğinde, derim ki; bu kulumla benim aramdadır, kulumun istediği kabuldür. Kulum, “İhdina s’sırada l’müstagîm, sıradallezine en’amte aleyhim, ğayrilmadûbi aleyhim veladdâlîn” dediğinde; bu kulum içindir ve kulumun isteği kabuldür derim.” [1] 

                Namaz ibadetlerin bahçesidir. Onda her türlü ibâdeti görmek mümkündür. Namaz insanın başı daraldığında ona yardımcı olur, her türlü kötülük ve ahlaksızlıklardan insanı alıkoyar. Allahu Teâlâ şöyle buyurur:

“Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin.” (Bakara:153)

Başka bir âyette şöyle buyurulur:

“Sana Rabbinden vahyedileni oku ve namazı kıl, muhakkak  ki namaz bütün fahişeliklerden ve kötülüklerden korur.” (Ankebut:45)

Namaz, müminlerin kalplerinin huzuru gözlerinin nûrudur. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyle buyurmaktadır:

«جُعِلَتْ قُرَّةَ عَيْنِي فِي الصَّلاَةِ«

“Namaz gözümün nuru kılındı.” [2]

       Namaz hataları siler günahlara kefaret olur. Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:

«أَرَأَيْتُمْ لَوْ أَنَّ نَهَرًا بِبَابِ أَحَدُكُمْ يَغْتَسِلُ فِيهِ كُلَّ يَوْمٍ خَمْسَ مَرَّاتٍ هَلْ يَبْقَى مِنْ دُونِهِ شَيْىءٌ؟ قَالوُا لاَيَبْقَى مِنْ دُونِهِ شَيْءٌ، قَالَ وَكَذَلِكَ مِثْلَ الصَّلاَوَات الخَمْس يَمْحُو اللهُ بِهِنَّ الخَطَاياَ»

“İçinizden birinin evinin önünde bir nehir olsa da günde beş defa burada yıkansa onda bir kir kalır mı? Dediler ki: Onda hiç bir kir kalmaz. Dedi ki: İşte aynı bu şekilde Allah, beş vakit namaz ile kişinin hatalarını siler götürür.” [3]

Başka bir hadiste Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:

«الصَّلاَوَات الخَمْس وَالجُمْعَةُ إِلَى الجُمْعَةِ كَفَّارَةٌ لمِاَ بَيْنَهُنَّ مَا لَمْ تَغْشَ الكَبَائِرَ»

“Beş vakit namaz kendi vakitleri arasında meydana gelen günahlara ve iki Cuma da ikisi arasındaki vakitler içinde meydana gelen günahlara kefâret olurlar.” [4]

İbn-i Ömer’in Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulur:

«صَلاَةُ الجَمَاعَةِ أَفْضَلُ مِنْ صَلاَةِ الفَذِّ بِسَبْعٍ وَعِشْرِينَ دَرَجَةً»

“Cemaatle kılınan namaz fert olarak kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.” [5]

İbn-i Mesud (Allah ondan razı olsun) şöyle der: Kim ki müslüman olarak yarın Allah’ın huzuruna çıkmak isterse (mahşerde onlarla çağrılacağı) şu namazlarını gereği gibi kılsın. Allah sizin Peygamberinize hidâyet yolları (sünnetleri) tayin etmiştir, işte bu namazlar hidayet yollarındandır . Şayet siz şu geri kalan gibi namazlarınızı evinizde kılarsanız peygamberinizin sünnetini terk etiniz demektir ve şayet Peygamberinizin sünnetini terk ederseniz dalalete düşersiniz. İçinizden biri temizlenir (abdest alır)  ve bunu en güzel bir şekilde yapar da daha sonra mescitlerden birine namaz kılmaya giderse Allah onun attığı her adım için bir sevap yazar, derecesini yükseltir ve günahlarını siler. Bizim içimizde ancak nifakları belli olanlar (cemaatle kılınan) namazdan geri kalırlardı. İçimizde öyle kişiler vardı ki ancak iki kişiye yaslanmak suretiyle namaza dursa da (cemaatle kılınan) namazdan geri kalmazlardı.” [6]

NAMAZI TERK ETMENİN HÜKMÜ

Namaz   terk  etmenin  hükmü  konusunda çok eskiye dayanan kuvvetli bir ihtilaf vardır. Ahmed Bin Hanbel şöyle der: “Namazını terk eden kişi islam dininden çıkartan bir küfür ile küfre girer. Tevbe edip namaza başlamadığı takdirde öldürülür. İmamı Ebu Hanîfe, İmamı Şafii ve İmamı Malik namazını terk edenin fâsık olacağını fakat kafir sayılmayacağını ifade etmişlerdir. Daha sonra bu alimler kendi aralarında namaz kılmayanın cezası konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. İmamı Malik ve Şafii namazı terk edenin had cezasına çaptırılarak öldürüleceğini söylemişlerdir. Ebu Hanife böyle bir kişinin had cezasına çarptırılacağını fakat öldürülmeyeceğini ifade etmiştir.

Şeyh Muhammed Bin Useymin (r.a.) “Namazı Terk etmenin Hükmü” adlı eserinde namazı terk etmenin islam milletinden çıkaran küfür olduğunu bildirerek bu konuda kitabı ve sünneti hakem tayin etmenin gerekliliğini vurgulamaktadır. Onun bu konu ile sunmuş olduğu delillerin bir kısmını sizlere aktaralım. Kuranı Kerimden sunduğu delillerden bazıları şunlardır:

“Şayet namazı kılar, zekatı verirseler onlar sizin kardeşlerinizdir.” (Tevbe:11)

Bu ayette müşriklerle aramızda kardeşlik olabilmesi için onların şirkten tevbe etmeleri gerektiğini, namazı kılmaları gerektiğini ve zekâtı vermeleri gerektiğini şart koşmuştur.

“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar, nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekeceklerdir. Ancak tevbe ederek iman edip salih amel işleyenler cennete girecekler ve en ufak bir şekilde dahi olsa bir zulme uğramayacaklardır.”   (Meryem:59-60)

Bu âyette namazı terk edip şehvet bataklığına batanların felaha ermeleri için tevbe edip iman etmeleri gerektiği bildirilmektedir. Onlar bu üç şartı yerine getirmedikçe kardeşimiz olamazlar.

SÜNNETTEN BAZI DELİLLER:

  1. Cabir Bin Abdullah Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ den şöyle buyurur:

« إِنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالكُفْرِ تَرْكُ الصَّلاَةِ.»

“Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.” [7]

  • Büreyde Bin Husayb (Radıyellahü Anhü) Allah’ın Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den şöyle buyurur:

  «العَهْدُ الَّّذِي بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ الصَّلاَةُ فَمَنْ تَرَكَهَا فَقَدْ كَفَرَ»

“Bizim ile onlar arasındaki sözleşme namazdır kim namazı terk ederse küfre düşmüştür.” [8]

Buradaki adı geçen küfür dinden çıkartan küfürdür. Zira namaz mümin ile kâfir arasında bir ayraç kılınmıştır.

Şİmdilik bu kadar kardeşim inşallah

Size yazmaya devam edeceğim. Fi emanillah…


[1] Müslim rivayet etmiştir.

[2] Ahmed ve En-Nesaî

[3] Buhari ve Müslim.

[4] Müslim.

[5] Buhari ve Müslim.

[6] Müslim.

[7] Müslim. İman kitabı.

[8] Ahmed, Ebu Davud, Et-Tirmizi, En-Nesaî, İbn-i Mace.

By admin

Bir cevap yazın