İMAM BUHARİ

Arap İslam düşüncesi alanında araştırma yapan hiç bir araştırmacı, İman Buhari’nin eserlerine müracaat etmeden geçemez. İmam Buhari Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den rivayet edilen hadisler konusunda külliyat telif edenlerden ve usul-u hadis ilmini inşa ederek ilmi araştırma esaslarının temelini atanlardan biridir.  Onun, alanında bir ilk olan ilmi çalışması hadis rivayet eden ricali araştırarak hadislerin sıhhatini ortaya koymasıdır. İmam Buhari metinler konusunda ilmi araştırma yöntemleri geliştirmek suretiyle Arap İslam düşüncesinde büyük bir çığır açmıştır. Bu sanat ondan sonra gelişerek edebi ve tarihi çalışmalara hizmet eden bir ilim haline gelmiştir.

                 Buhari, bir hadisin sıhhatli olması için en az iki adil ve doğru sözlü ravi tarafından rivayet edilmesini ve ravinin rivayet ettiği kişiyle bizzat görüşmek suretiyle hadisi işitmesi gerektiğini şart koşmuştur. İmam Buhari, meşhur bir sahabe tarafından rivayet edilmeyen bir hadisi kitabında zikretmez. Onun bir hadisi kitabında zikretmesi için gerekli gördüğü şart; hadisin sika (güvenilir) iki veya daha fazla ravi tarafından rivayet edilmesi, onlardan da rivayeti ve güvenilirliği ile meşhur bir tabiinin rivayet etmesidir.

                Buhari’nin kullanmış olduğu ilmi metot ile birlikte Arap İslam Düşüncesinden daha önce hiçbir milletin veya düşüncenin ortaya çıkarmaya muvaffak olamadığı “Cerh ve Ta’dil” adlı ilim gün yüzüne çıkmıştır.

                Buhari, bu büyük işi yapmaya kalkıştığında bunu yapmak için fıtri, akli silahlarla donanmış bir durumdaydı. O, tabiatı gereği seçkin, insanları dehşete düşüren yüksek bir hafızaya sahip olmasının yanında dayanıklı, sabırlı olup hadis almak için yolculuklar tertip etmeye muktedir bir şahsiyetti. Yolculuklara çıkarak ilmi araştırmalar yapmak, Asil Arap İslam sanatlarından biridir. Bu sanat: Rivayeti bizzat rivayet edenden ve onun yaşadığı yerden almak, raviyi incelemek, onun doğru sözlü ve güvenilir olup olmadığını, düşünce ve hayat yapısının İslam’a uyup uymadığını, hayatı ile ilminin birbirine uyup uymadığını kontrol etmek olarak açıklanabilir. Şüphesiz bu metot Arap İslam Araştırma metodunun ayrılmaz bir parçasıdır.

                Buhari, bu akli gücünün, kavrama ve ezberleme açısından sahip olduğu bu acayip hafıza kuvvetinin yanı sıra güçlü bir bedene sahip olup, sabırlı ve yolculuklara çıkmanın zorluklarına katlanmaya gücü yeten bir kişiydi. Bilinmelidir ki onun yaşadığı asırda yolculuğa çıkmak en meşakkatli işlerdendi.

                 Muhammed Bin İsmail El-Buhari hicri 194 yılında Maveraunnehir’in en büyük şehirlerinden olan Buhara’da doğru. O, hayatını anlatırken şöyle der: Henüz on veya daha az bir yaşta mektepte okurken hadis ilmine yatkınlığım ortaya çıkmıştı. On yaşımı aştığım o yıllarda mektepten mezun olunca Ed-Dahili ve başka alimlerin ilim halkalarına izleyici ve dinleyici olarak katıldım. Günlerden bir gün Ed-Dahili halkasına katılan insanlara hadis okurken: “An Ebi Zübeyr, an İbrahim..” (Ebu Zübeyir’den, o da  İbrahim’den..) dedi.  Ben (Ebu Zübeyir İbrahim’den rivayet etmez) deyince; o, benim bu sözümü hor gördü. Dedim ki: Şayet o kitabın aslı yanındaysa bir bak! Odasına girdi ve o kitabın aslına baktı. Daha sonra  dışarı çıkarak bana dedi ki: Ya doğrusu nasıldır ey çocuk? Ona dedim ki: “Ez-Zübeyir İbn-i A’diyyi b. İbrahim”. Bunun üzerine benden kalemi alarak kitabındaki yanlışı düzeltti ve bana dedi ki: “Doğru söyledin”. İşte o günlerde henüz 11 yaşlarında idim. 16 yaşlarına ulaştığımda İbn-i Mubarek ve Vekii’nin kitaplarını ezberleyip (Ashab-ı Ra’iyin) ilimlerini aldım. Daha sonra kardeşim Ahmet ve Annem ile birlikte Mekke’ye gelince hadis ilmi talep etmek için orada kaldım. 18 yaşında “Gadaya’s-Sahabe ve’t-Tabiine ve Egaaviilehim” (Sahabe ve Tabiinle İlgili Meseleler ve Onların Sözleri) adlı eseri kaleme aldım. Mehtaplı gecelerde Peygamberin kabrinin yanında “Et-Tarihu’l-Kebir” adlı eseri kaleme aldım. Tarihi bir şahsiyete sahip olup da hakkında bilgi sahibi olmadığım çok az kişi bulunur.

                Buhari, zayıf ve orta boylu çok az yemek yiyen bir kişi olarak anlatılır. Bir gecede Kur’anın üçte birini veya yarısını okur ve her üç gecede bir hatim ederdi. At üzerinde atıcılık yapmayı çok sever attığı okların hedefini şaşırdığı çok az görülürdü. Denir ki: O, Allah’ın yarattığı en zeki kullarındandı. Allah’ın emir ve yasaklarını anlattığı kitaplarında onun bu konuda derin bir bilgiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Haya, cesaret, ihsan, takva ve dünyalık işlerde züht sahibi olmak konusunda çok yüksek seviyelere çıkmış olan Buhari, yüksek edebinden dolayı hep güzel sözler kullanırdı: Hadis rivayet edenlerin durumunu anlatmak için “Metruk” (Bırakılmış) veya “Sakıt” (Düşmüş) veya “Fihi Nazar” (Bakılmaya muhtaç) veya “Seketu Anhu” (hakkında konuşmadılar, sustular) gibi ibareler kullanır ve asla “Bu kişi yalancıdır” ifadesi kullanmazdı. Buhari’

den gelen rivayetlerin birinde o şöyle der: “Abdest alıp iki rekat namaz kılmadıkça hiçbir hadisi Sahih’ime koymadım.

                Buhari, nere giderse gitsin insanların takdirini ve ilgilerini üzerinde toplayan bir şahsiyetti. Basra halkı onu yolda yürürken görse hemen onun peşine düşer, o istemese de onu kerhen de olsa oturtarak ondan kendilerine hadis okumasını isterlerdi.

                Buhari, Sahih’i için bütün hayatı boyunca çıkmış olduğu yolculuklarda toplamış olduğu 600 bin hadis içinden 6 bin hadis seçmiş ve şöyle demiştir: “Bu kitaba ancak sahih olan hadisleri koydum fakat bu kitaba koymadığım sahih hadisler koyduklarımdan daha fazladır.” Kitabını tedvin etme sebebi olarak şunları der: “İshak b.Rahoya’nın yanındayken oradaki bazı dostlarımız bize: “Şayet Peygamberin sünneti hakkında muhtasar (özet) bir kitap yazsanız ne iyi olur..”dediler. Bu söz kalbimde yer etti ve bu kitabı toplamaya (telif etmeye) başladım.   

Yazan: Enver El-Cündi

Nevabiğ’l-el-Fikri’l-İslami adlı eserden değişiklikle..

Tercüme: Fikri Göncü

By admin

Bir cevap yazın