ARAP BAHARI VE BATININ YENİ SİYASETİ
Bu güzel toprakların güzide insanları Batının takmış olduğu güler yüzlü maskelerin ardında Mehmet Akif’in ifadesi ile: “Tek dişi kalmış canavar” olduğunu bilir. Bu ülkenin güzide insanları ahval ve şerait ne olursa olsun batının kendileri için asla hayırlı bir rüya görmeyeceğini bilir. İşte o yüzden “Ayıdan post, gâvurdan dost” olmayacağını bilir bu insanlar. Biri çıkıp söylesin bize. Ne zaman dost olmuşlar ki? Uludere’de elim bir istihbarat hatasına kurban giden masum insanların PKK’lı oldukları istihbaratını verilerken maksatları dostane miydi? Irak’a, Afganistan’a girerken maksatları dostane miydi? Elbette hayır. Bunu herkes biliyor artık. Batılılar her zaman elli veya yüz yıllık siyasi stratejiler izliyor ve siyasi planlar yapıyorlar. Biz daha neyin ne olduğunu anlayamadan adamlar geleceğin projesini çoktan çizmiş oluyorlar. İslam ülkelerine sokmuş oldukları ajanlarla bu ülkelerin nabzını tutmasını beceriyorlar. Bütün bu planlı, programlı ve sistemli çalışmanın hedef kitlesi durumunda olan bizler yaklaşık yüz yıl önce almış olduğumuz darbenin semesinden hala kurtulabilmiş değiliz ama başta Türkiye olmak üzere bütün İslam dünyası yeni yeni canlanma emareleri göstermeye başladı. Bu durum şüphesiz batılıların hoşuna gitmiyor ve göğüsleme yöntemi ile gelişmeleri yumuşatarak etkisini azaltmak veya kendi lehlerine çevirmek istiyorlar. Asırlardır batının veya onların içimizdeki ajanlarının pis pençeleri boğazımızda iken sanki hiçbir şeyden haberlerini yokmuşçasına kurtarıcı melek rolüne girmeyi de ihmal etmiyorlar. İşte Arap baharını desteklemelerinin sebebi de bu olsa gerek. Zira onların kontrolü dışında meydana gelebilecek ayaklanmalardan sonra kurulacak olan yönetimlerin onlara yakın olmayacağını çok iyi biliyorlar ve patlama noktasına gelen bir halk volkanının içinden daha ılıman kişilere iktidarları teslim ederek bölge halklarını kontrol etmeye devam edeceklerini planlamış durumdalar. Verilen desteği kabul etmek verilen emirleri de kabul etmek manasına gelir ama iyi bir strateji ile bu denklemin böyle sonuçlanmasının önüne geçilebilir. O yüzden denklemde yer alan unsurların son derece dikkatli olmaları gerekmektedir.
İslam’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen batılılar ve onların destekçileri bu işi asırlar boyu silahla yapmaya gayret sarf etmişler bu yöntemin fayda vermeyeceğini anlayınca bizi biz eden güç kaynaklarımızı hedef almaya başlamışlar ve bizi inanç bazında yerlere sermek ve böylece zayıf hale getirmek istemişlerdir. Müslümanların sağlan iki güç kaynağından birinci olan Kur’an-ı Kerimi fiziki olarak yok etmeye gayret etseler de bunda başarılı olamayacaklarını anlamışlar ve bundan da vazgeçmişlerdir. Zamanla bunu da yapamayacaklarını anlayınca bu sefer Müslümanlarla bu güç kaynağı arasına değişik engeller koyarak Müslümanların bu kaynağa ulaşmalarını engellemeye çalışmışlardır. Kuranın yeni eğitim Programlarında yer almaması, Müslümanları Kur’anı dilinden uzaklaştırmak ve zaman zaman Kur’an eğitimi veren kurumlara getirilen yasaklamalar ve bu eğitimi alanların dışlanma gayretleri bu planın tezahürlerinden başka bir şey değildir. Ancak bu sinsi planlarından istedikleri neticeyi elde edemeyeceklerini düşünmüş olmalılar ki bu yeni bir yöntem geliştirerek hedeflerine doğru gitmek istemektedirler. İşte bu son planları Kur’an-ı Kerimin ayetlerini gerçek manası, tevili, tefsiri dışında yorumlayarak hedef şaşırtmak istemeleridir. İşte bu yüzden Allah’ın kelamına mümkün ve makul olmayan yorumlar getiren kişi ve kuruluş, cemaat, dernek ve basın yayın gurupları desteklenmekte ve hatta çalışmalara bizzat kendileri tarafından sevk idare edilmektedir. Bu yüzden aykırı görüş beyan eden her kişiye yayın stüdyolarının kapılarını ardına kadar açmak ve maddi planda onları destelemek suretiyle hedeflerine ulaşmak istemektedirler. İslam ülkelerinde para karşılığı misyonerlik yapan ajanlar bir yandan gençlerin akıllarını para karşılığı çalmak suretiyle Hıristiyanlaştırma çalışmalarına hız vermişlerdir. Bütün bu gayretlerde harcamak üzere bu çalışmalara ayrılan bütçe milyar dolarları geçmiş binlerce TV kanalı ve Radyo istasyonları ile hamasetkâr bir çalışma içindedir Batı. Batının bu çalışmalarının ardındaki gerçek niyeti şüphesiz yeni sömürgeler oluşturmaktır.
DEVAMI GELECEK…
Fikri Göncü